Neandertallerin kanı onların neslinin tükenmesine yol açmış olabilir: İşte o kan grubu

İlk Homo Sapienslerin Kan Grupları ve Genetik Çeşitlilikleri Araştırıldı

120.000 ila 20.000 yıl öncesine ait antik bireylerin genetik verilerini inceleyen uluslararası bir araştırmacı ekibi, Neandertallerin, Denisovalıların ve erken Homo sapienslerin kan türlerini ve kırmızı kan hücresi antijenlerini analiz etti.

Genetikçiler, Neandertallerden kaynaklanan ve modern insanlara daha da geçmiş nadir bir kan grubu olan RHD DIII tip 4’ün melezleşme yoluyla nasıl ortaya çıktığını ortaya çıkardı. Bu kan grubunun, Homo sapiens’in yeni çevre şartları altında daha iyi hayatta kalmasına ve çoğalmasına yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

Araştırmacılar, keşfettikleri bazı kan türlerinin tamamen yok olduğunu tespit ettiler. Örneğin, Ust-Ishim olarak bilinen eski bir kişinin DNA’sında, modern insanlarda bulunmayan üç kan grubu varyantı bulundu.

Şimdi bilim insanları, eski genomları kullanarak kırmızı kan hücrelerinde bulunan beta talasemi ve orak hücreli anemi gibi kalıtsal hastalıklara neden olabilecek mutasyonları incelemeye başladılar.

Homo Sapiens ve Neandertaller Arasındaki Genetik Farklılıklar

Homo sapiens ve Neandertaller arasındaki en belirgin farklardan biri, genetik çeşitlilikleridir. Homo sapiens, kan gruplarında daha fazla genetik çeşitliliğe sahiptir ve bu da onlara yeni koşullara daha iyi uyum sağlama avantajı sağlamaktadır. Bu genetik çeşitlilik, çevresel değişikliklere daha kolay adapte olmalarını ve hayatta kalmalarını sağlar.

Neandertaller ise daha eski ve daha az çeşitliliğe sahip genetik yapıları koruyordu. Bu durum, onların hızla değişen dünyada ayakta kalabilme yeteneklerinin Homo sapiens kadar güçlü olmadığını göstermektedir. Yazarlar, Homo sapiens’in genetik çeşitliliğinin evrimsel başarısının temel bir faktör olduğunu vurgularken, Neandertallerin genetik istikrarının hızlı değişimlere uyum sağlama yeteneklerini kısıtlamış olabileceğine dikkat çekmektedir.

Araştırma ayrıca, modern insanlarda artık bulunmayan eski genlerin varlığını da göstermektedir. Bu genler, zamanla yok olan eski insan soylarının bir parçası olabilir. Örneğin, Sibirya’da yaşamış olan Ust-Ishim adlı bir kişi, eşsiz genlere sahipti ve bu genler günümüzde yaşayan hiçbir insanda bulunmamaktadır. Bu bulgular, geçmişteki insan evrimini ve genetik çeşitliliği daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Homo sapiens, genetik çeşitliliği sayesinde eski ve yeni koşullara daha iyi uyum sağlayabilmektedir.

Related Posts

Cyberpunk’tan Guilty Gear’a: Lucy artık oyunda

Cyberpunk: Edgerunners’ın sevilen karakteri Lucy, Guilty Gear Strive’a konuk dövüşçü olarak katıldı. Yeni güncellemeler, sıralamalı maç modu ve sezon 4 detayları burada!

Sohbet robotlarını gerçek sanmak: Microsoft yöneticisinden ‘yapay zeka psikozu’ uyarısı

Microsoft’un yapay zeka çalışmaları direktörü Mustafa Süleyman, “yapay zeka psikozu” yaşayan insanlara dair bildirimlerin arttığını söyledi.

Google Translate’e oyunlar geliyor: Duolingo’yu yerinden edebilecek mi?

Google’ın popüler çeviri aracı Translate’e oyunlaştırılmış pratik modu geliyor.

İlk “yapay dil” geliştirildi

Bilim insanları sıvı ortamda çalışan ve tatları yüksek doğrulukla ayırt edebilen bir cihaz tasarladı.

OpenAI’ın GPT 5 modeli büyük fiyasko mu oldu?

OpenAI, yeni GPT-5 modelini kullanıma sunmasının ardından kullanıcı tepkileri nedeniyle 24 saat içinde eski modeli, GPT-4o, tekrar erişime açtı.

“Grok krizi”, yapay zekadaki objektifliği ve doğru bilgiyi sorgulattı

Grok gibi yapay zeka dil modellerinin yanlış yanıtları bu modellerin eğitiminde kullanılan veriler ve insan geri bildirimiyle şekillenirken, yapay zekada objektiflik ve doğruya ulaşmak, uzmanlar tarafından düşük bir olasılık olarak değerlendiriliyor.