Aram Ekin Duran
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eylül 2021’den itibaren uygulamaya koyduğu hatalı faiz politikası ile enflasyonu patlatan Türkiye, son iki yılda dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri haline geldi.
Mayıs 2023 seçimlerinden zaferle çıktıktan sonra ekonominin başına Mehmet Şimşek’i, Merkez Bankası’nın başına Hafize Gaye Erkan’ı getiren Erdoğan, faiz artırımına da yeşil ışık yaktı. Haziran ayından bu yana yedi kez faiz artıran Merkez Bankası, politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 42,5’e çıkardı.
2024 yılında ise gözler, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının (TCMB) enflasyonla mücadelesinde geri adım atıp atmayacağında olacak. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki birkaç yılda nasıl bir seyir izleyeceğini, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında enflasyonla mücadelede atılan adımlar belirleyecek.
2023 enflasyonu yüzde 65 civarında
Türkiye’de hükümetin faiz indirme politikası ile birlikte son iki yılda rekor hızla artarak resmi verilere göre tüketici fiyatlarında yüzde 90’ları, üretici fiyatlarında ise yüzde 160’ları gören enflasyon, 2023 yılının ilk yarısını genel seçimlerin gölgesinde geçirdi.
Haziran ayına kadar yüzde 40’lar seviyesine kadar gerileyen Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), seçimler sonrasında kurulan yeni ekonomi yönetimi ve faiz artırımı politikasına geçilmesi sonrasında, yeniden yükselişe geçti.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Kasım 2023 verilerine göre, yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 61,98 düzeyinde gerçekleşti. Yurt içi üretici fiyatları ise yüzde 42,25 oldu. Ocak 2024’ün ilk günlerinde açıklanacak aralık ayı enflasyonu ile birlikte, 2023’ün yüzde 65 seviyesinde bir enflasyonla kapanması bekleniyor.
2024 yılı için ise hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da (OVP) yılsonu hedefi yüzde 33, Merkez Bankası beklentisi ise yüzde 36 olarak açıklandı. Gerek ulusal gerekse uluslararası kurumlar ise 2024 sonunda Türkiye’de enflasyonun yüzde 45-50 arasında seyretmesini bekliyor.
“Enflasyonla mücadele çalışanın sırtında”
DW Türkçe’ye konuşan Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz’a göre, 2024’te ekonomide en belirleyici konu “enflasyonla mücadele” olacak.
Bu süreçte ağırlıklı olarak sabit gelirli çalışan ve emeklilerin oldukça sıkıntılı bir dönem yaşayacaklarını ifade eden Prof. Yılmaz, “TCMB’nin 2024 sonu enflasyon hedefi olan yüzde 36’yı değil, yüzde 40-42’leri bile tutturabilmesi için temmuzda asgari ücrete yeni zam yapılmaması gerekir. Bu da elbette hepimizin alım gücünün yılın ikinci yarısında düşmesi anlamına gelecek. Ama eğer asgari ücrete ikinci zam olursa, yılsonu enflasyonu yüzde 50’lere çıkabilir. Sonuç olarak enflasyonla mücadelenin maliyeti yine çalışan kesimin sırta binmiş olacak” şeklinde konuşuyor.
“Hükümet TCMB üzerinde baskı kurabilir”
2024 yılında ekonomi yönetiminin dolaylı vergilere yeni zamlar yapmak yerine son yıllarda ciddi gelir ve kâr artışı yaşayan şirketlere yönelik bir vergilendirme yapması gerektiğini kaydeden Kamil Yılmaz, öte yandan asgari ücrete yapılan yüzde 49’luk zammın özellikle tekstil gibi emeğin yoğun olduğu sektörlerdeki ihracatçı şirketleri zorlayacağını ifade ediyor.
Bununla birlikte, 31 Mart seçimlerinden sonra hükümetin Merkez Bankası üzerinde “faiz indir” baskısı kurabileceğine işaret eden Yılmaz, şu görüşleri dile getiriyor:
“Yılın ikinci yarısında ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankasının (AMB) da faiz indirme sürecine girmesi bir fırsat olarak görülür ve enflasyonla mücadele terk edilirse, elde edilen kazanımlar da heba olabilir. Merkez Bankası bu süreçte sağlam durursa, enflasyonla mücadele daha ikna edici ve faydalı olur. Ne yazık ki sıkıntı çekmeden enflasyonla mücadele etmemizin bir yolu bulunmuyor.”
Ekonomide “yüksek büyüme” bitiyor
Öte yandan ekonomi yönetiminin 2024 yılında enflasyonla mücadele konusunda kararlı bir tutum sergilemesi, Türkiye’nin 2024’te büyüme oranlarını olumsuz etkileyecek.
Türkiye ekonomisi 2022’de iç tüketimin katkısıyla beklentileri aşan bir büyüme performansı kaydetmişti. Ekonomi yılın tamamında yüzde 5,6 büyümüştü. 2023 yılının hemen başında, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketi ekonomiye yaklaşık 100 milyar dolarlık bir fatura yüklerken, deprem bölgesinde güçlü olan tekstil ve çelik gibi önemli sektörlerde üretimin bir süre durmasına neden oldu.
Buna karşın ekonomi ilk çeyrekte yüzde 4, ikinci çeyrekte yüzde 3,9 ve son açıklanan üçüncü çeyrekte yüzde 5,9 büyümeyi başardı. Türkiye üçüncü çeyrek büyümesi ile Avrupa Birliği (AB) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında liderliğe oturdu.
2023’ün son çeyreğinde büyümede bir yavaşlama öngörülse de yılsonu büyüme tahmini yüzde 4,2 civarında seyrediyor. 2024’te ise faiz artırımı süreci ve ihracat pazarlarındaki talep daralması nedeniyle büyümede fren bekleniyor.
Kozanoğlu: 2024’te büyüme yüzde 1-2’ye kadar düşebilir
DW Türkçe’ye konuşan Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, enflasyonla mücadele amacıyla 2024 sonlarına kadar politika faizinin yüzde 45 seviyelerinde tutulmasının ekonominin iyice yavaşlamasına neden olacağına dikkat çekiyor.
Prof. Kozanoğlu, “Bu durum yüzde 1-2’ye kadar inebilecek bir büyüme sonucu verebilir. Özellikle konut, otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi faize duyarlı sektörlerde ciddi sıkıntı yaşanabilir. Hem yüksek faiz hem de dış talep ikili bir olumsuz etki yapar. Eğer faiz indirimi başlarsa, bu da yabancı çıkışına ve yerlilerin dövize yönelmesine yol açabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.
Kişi başına gelir artacak
2024 yılında Türkiye ekonomisinin büyüme performansında düşüş beklense de kişi başına düşen yıllık gelir miktarında artışın süreceği öngörülüyor.
Son güncellenen Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook) raporunun Ekim 2023 sonuçlarına göre, Türkiye 2022’de 10 bin 622 dolar ile kişi başına milli gelirde 78’inci sırada yer alan Türkiye, 2023’te 13 bin 384 dolar ile 69’uncu sıraya yükselecek.
2024’te ise kişi başına yıllık gelirin 15 bin dolar seviyesini aşacağı öngörülüyor. Ancak kişi başına gelir dolar bazında artsa da yüksek enflasyon nedeniyle satın alma gücündeki erime devam edecek.
“Satın alma gücü her ay zayıflayacak”
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, Türkiye ekonomisi 2024 yılına maaş artışlarıyla birlikte canlı bir taleple girecek.
Vatandaşların gelecek aylara dönük enflasyon beklentisinin hâlâ yüksek seyrettiğine, bu nedenle daha da pahalanmadan ihtiyaçlarını satın alma yoluna gideceklerini ifade eden Prof. Kozanoğlu, “Yerel seçimlere böyle girilecek. Ancak ilkbahar ile birlikte ekonomik talep düşecek. Hele asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesi anlayışı sürerse, her ay geniş kitlelerin satın alma gücü zayıflayacak” öngörüsünde bulunuyor.
İşsizlikte yükseliş görülebilir
Son yıllarda hükümet, pandemi ve yüksek enflasyon gibi sorunlara rağmen işsizlik oranlarının artmaması için bir dizi uygulamayı hayata geçirdi ve işsizlik artışının önüne geçmeyi başardı.
2022 sonunda yüzde 10,2 düzeyinde gerçekleşen işsizlik oranı, 2023 yılının genelinde de yüzde 10 seviyelerinden yukarı çıkmadı. Hatta son olarak 11 Aralık 2023 tarihinde açıklanan işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı, 2023 yılı Ekim ayında yüzde 8,5 seviyesine kadar geriledi. Böylelikle işsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesini görmüş oldu. OVP’de 2024 için işsizlik oranı yüzde 10,3 olarak öngörülüyor.
“Sonbaharda yoksulluk artabilir”
2024 yılında ekonominin yavaşlamasının ister istemez işsizliğin artmasına yol açacağını kaydeden Prof. Hayri Kozanoğlu, şunları söylüyor:
“2019’daki gibi yüzde 13,7 gibi bir işsizlik oranı gözlemlenebilir. Asgari ücretin norm ücret haline geldiği bir ortamda, düşük emekli maaşlarını da hatırlarsak, sonbaharla birlikte ciddi yoksullaşma belirtileri ortaya çıkabilir. 28 Mayıs seçiminden önceki düşen gelirleri borçlanarak telafi etme seçeneği de ortadan kalktı. Böylelikle satın alma gücünün zayıfladığı, yoksulluğun yaygınlaştığı, sorunlu banka kredilerinin arttığı, toplumsal huzursuzluğun tırmandığı bir süreç bizi bekliyor olabilir.”
Dünya ekonomisi de yavaşlayacak
2024 yılında yalnızca Türkiye ekonomisinin değil, küresel ekonominin de fren yapması bekleniyor. Ortadoğu’daki gelişmelerin bölgesel bir nitelik almaması ve küresel ekonomiye ilişkin durgunluk beklentileri, kasım ayında petrol fiyatlarının gerilemesine neden olsa da, bölgesel çatışmaların küresel bir hal alması endişesi 2024’e ilişkin büyüme beklentilerini olumsuz etkiliyor.
IMF, 2022’de yüzde 3,5 büyüyen dünya ekonomisinin 2023’ü yüzde 3 büyüme ile kapatacağını, 2024’te ise büyümenin yüzde 2,9’a gerileyeceğini öngörüyor. OECD 2024 için küresel büyüme beklentisini yüzde 2,7 olarak açıklarken, Dünya Bankası’nın 2024 büyüme tahmini yüzde 2,4 olarak kayıtlara geçmiş durumda.